Araştırma üniversitesi statüsü ile nitelikli bireyler yetiştiren Ege Üniversitesi, toplumsal katkı misyonu doğrultusunda başta ulusal olmak üzere uluslararası sorunlara yönelik bilimsel çalışmalarını kararlılıkla sürdürmektedir. Günümüzün en önemli sosyal sorunlarından biri olan kadına yönelik şiddet, çağlar boyu artarak devam eden bir problem olarak dikkat çekmektedir. Ege Üniversitesi (EÜ) Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKAM), bu soruna bilimsel çözümler sunma gayesiyle çalışmalarını aralıksız devam ettirmektedir.
Merkez Müdürü Prof. Dr. Şerife Çağın ve merkez bünyesinde görev yapan disiplinler arası akademisyenler, kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik atılması gereken adımları sıralarken, şiddet mağduru kadınlara yönelik bilgilendirmenin önemine de vurgu yapmaktadırlar.
Şiddetin Psikolojik ve Sosyolojik Boyutları
Şiddetin sadece fiziksel boyutu değil, aynı zamanda kadının yaşamını kısıtlayan psikolojik ve sosyolojik boyutları da göz önünde bulundurulmalıdır. Prof. Dr. Şerife Çağın, “Alışkanlık ve davranış kalıpları, kadını ikinci konuma iterek belli işlerle sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Kadının yaşamını daraltan bu unsurların ortadan kaldırılması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Eğitim projelerimize, küçük yaşlardan itibaren çocuklarımız ve gençlerimizle birlikte ebeveynleri, özellikle erkekleri de dahil etmeliyiz” şeklinde görüşlerini belirtmiştir.
Sanat ile Eğitim: Kalıcı Bir Çözüm
Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Dilek Maktal Canko, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde eğitimin rolüne dikkat çekerek, “Eğitimin en kalıcı yolu sanat ile eğitimdir. Sanat, bireylerin duygularını ifade etmelerini ve kendilerini keşfetmelerini sağlar. Kendini tanıyan bireyler, diğer canlılarla daha sağlıklı iletişim kurarak şiddete eğilimlerini azaltabilir ve öfkesini daha iyi kontrol edebilir. Bu nedenle, çocuklarımızın sanatsal uygulamalara maruz kalmaları büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kullanmıştır.
Hukuki Bilinçlenme ve Destek
Şiddet mağduru kadınların hukuki hakları konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. Zeynep Türkyılmaz, “Kadınlara yönelik eğitim seminerleri, alanında uzman kişiler tarafından verilmelidir. Bu tür girişimlerin yaygınlaştırılması, toplumun her kesimine ulaşmak adına büyük bir önem taşımaktadır. Şiddete maruz kalan kadınların resmi kurum ve kuruluşlara başvuru yapabilecekleri bilgisi, kamu spotları ve diğer iletişim araçları aracılığıyla desteklenmelidir” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Kent Planlamasında Kadın Perspektifi
Şehir planlamasında kadın dostu kent yaklaşımının benimsenmesi gerektiğini ifade eden Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İlkay Südaş, “Kentlerde yeterli aydınlatma sağlanmalı ve kadınların şehir mekânlarını nasıl algıladıkları detaylı bir şekilde incelenmelidir. Kadınlar arasında güvenlik algısı ve kentsel alanda riskli bölgelerin tespiti önemlidir. Ayrıca, engelli, yaşlı, göçmen veya özel ihtiyaç sahibi kadınların ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu bağlamda, interdisipliner bilimsel çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir” demiştir.
Medyada Ortak Bir Dil Geliştirilmesi
Son olarak, Danışma Kurulu Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Sinem Utanı Altay, medyada kadın cinayetlerinin ataerkil bir dil ile ele alındığını belirterek, “Medya metinlerinde kullanılan dilin ‘faile sesleniyor’ şekilde kurgulanması ve bu dilde faile karşı ‘yaptırım’ yargılarının bulunması büyük önem taşımaktadır. Kadına yönelik şiddet olaylarının önlenmesi ve ortadan kaldırılması için otoritelerin ortak bir dil geliştirmesi gerekmektedir” şeklinde görüşlerini ifade etmiştir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı