Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Deprem Mühendisliği Alanında Yenilikçi Araştırmalar

Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Deprem Mühendisliği Alanında Yenilikçi Araştırmalar

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), Türkiye’nin deprem bilimlerindeki öncü kuruluşlarından biri olarak, Yapı ve Deprem Mühendisliği alanındaki son gelişmeleri kamuoyuyla paylaştı. DEÜ Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Azize Ayol, konut tipi binaların büyük bir kısmının hem Türkiye’de hem de dünya genelinde dolgu duvarlı betonarme yapılardan oluştuğunu vurgulayarak, “Depremler sırasında bu duvarların ciddi hasar alması, can ve mal kaybını artırmakta ve afet sonrası toparlanma sürecini zorlaştırmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde geliştirilen ve uluslararası düzeyde önerilen yeni nesil depreme dayanıklı duvar türü ile güvenli yapıların inşasına önemli katkılar sağlamayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu.

DEÜ, 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen depremlerde hayatını kaybedenleri anarak, son iki yılda Yapı ve Deprem Mühendisliği alanında gerçekleştirdiği bilimsel araştırmalar, sosyal yardımlar ve gönüllülük faaliyetleri ile afet bölgesine kritik katkılarda bulundu. DEÜ’lü bilim insanları, deprem sonrası bölgedeki yapı stokunu incelemek, riskleri belirlemek ve yapı güvenliği konularında önemli çalışmalar yürütmek üzere sahaya çıkarak, güvenli şehirleşme adına geleceğe ışık tutan değerli veriler elde ettiler.

Güvenli Yapılar İçin Yenilikçi Araştırmalar

Türkiye’deki betonarme yapı stokunun güçlendirilmesi için yenilikçi yöntemlerin gerekliliğini vurgulayan Prof. Dr. Ayol, “6 Şubat depremlerinin ardından Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerimiz, bölgedeki hasar tespit çalışmalarına hızlı bir şekilde katıldılar. Bu kapsamda, 1000’den fazla bina gözlemsel olarak incelenmiş ve elde edilen bulgular yetkililere iletilmiştir. Yapı Mühendisliği Laboratuvarımızda yürütülen araştırmalar, betonarme elemanların kapasitesini artırmaya yönelik güçlendirme yöntemlerinin etkinliğine odaklanmıştır. Deprem sonrası onarım ve güçlendirme süreçlerinin iyileştirilmesine yönelik, dolgu duvarlar için yenilikçi detaylar geliştiriyoruz ve enerji sönümleyici sistemlerin tasarlanması için çalışmalar yürütüyoruz. Bu araştırmaların, ülkemizde daha güvenli yapıların inşasına katkı sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

Yenilikçi Güçlendirme Teknikleri

Prof. Dr. Ayol, DEÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde deprem güvenliği alanında önemli araştırmalar yürütüldüğünü belirtirken, “Prof. Dr. Hasan Murat Tanarslan’ın yürütücülüğünde, betonarme kirişlerin hem kesme hem de eğilme kapasitelerini artırmaya yönelik farklı yöntemlerin etkinliği incelenmiştir. Lif takviyeli polimerler (CFRP, GFRP) gibi malzemelerin yanı sıra sürdürülebilir atık ve doğal lif takviyeli polimerlerin betonarme elemanların dayanımı ve davranışı üzerindeki etkileri araştırılmıştır” diye ekledi. Ayrıca, ultra yüksek performanslı lif takviyeli beton (UHPFRC) laminelerin laboratuvar ortamında dıştan betonarme elemanlara yapıştırılması ve farklı tip ankraj sistemlerinin test edildiğini vurgulayan Ayol, “Yapısal davranışın izlenmesinde akustik emisyon (AE) gibi tahribatsız test teknikleri kullanılarak, kırılma mekaniği ve hasar gelişimi detaylı bir şekilde değerlendirilmiştir” ifadelerini kullandı.

Depreme Dayanıklı Yeni Nesil Duvar Tasarımı

Prof. Dr. Ayol, konut tipi binaların çoğunun dolgu duvarlı betonarme yapılardan oluştuğunu belirterek, “Depremler sırasında bu duvarların ağır hasar alması, can ve mal kaybını artırmakta ve afet sonrası toparlanma sürecini uzatmaktadır” dedi. Bu soruna çözüm bulmak amacıyla DEÜ Mühendislik Fakültesi, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Mekanik (İnşaat) Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Serkan Mısır yürütücülüğünde dolgu duvarlı çerçeve testleri gerçekleştirilmiştir. “Duvarların deprem sırasında hasarsız kalmasını sağlamak için çeşitli uygulama detayları geliştirilmiştir. Proje kapsamında, kapı-pencere boşluğu içeren ve içermeyen çok sayıda iç ve dış duvar numunesi, deprem yüklerini temsilen düzlem içi ve düzlem dışı yükler altında test edilmiştir ve hasarsız kalmalarını sağlayacak ilk aşama detayları başarıyla ortaya konmuştur” diye ekledi.

Dokuz Eylül Üniversitesi’nde geliştirilen ve uluslararası camiaya önerilen bu yeni nesil duvar türünün, deprem mühendisliği alanındaki ‘deprem esnekliği’ adı verilen yeni tasarım trendleri ile uyumlu olması açısından dikkat çektiğini belirten Ayol, “Bu çalışma, daha güvenli yapıların inşasına önemli bir katkı sunmaktadır” dedi.

Deprem Etkisini Azaltan Sönümleyici

Prof. Dr. Ayol, DEÜ’nün sürdürdüğü bir başka deprem araştırması hakkında da bilgi vererek, “TÜBİTAK 1001 programı kapsamında desteklenen ve Prof. Dr. Özgür Özçelik yürütücülüğündeki çalışma, bina türü yapıların maruz kaldığı deprem talebini azaltmaya yönelik yenilikçi bir enerji sönümleyici geliştirilmesine odaklanmaktadır. Geliştirilen ve patent başvurusu yapılan çapraz sönümleyici, içindeki U şeklinde bükülmüş plakalar aracılığıyla binaya gelen sismik enerjiyi etkili bir şekilde sönümlüyor” dedi.

Sistemin çalışma prensibini açıklayan Prof. Dr. Ayol, “Çaprazın iki ucuna uygulanan bağıl hareket sınırlandırılmakta; içindeki ard-germeli tendonlar sayesinde deprem etkilerine maruz kalan yapı, başlangıç pozisyonuna geri çekilmektedir. Bu sayede deprem sonrası yapıda meydana gelmesi muhtemel kalıcı şekil değiştirmeler önemli ölçüde azalmakta ve bina merkezleme özelliği kazanarak kullanım sürekliliği sağlanmaktadır” ifadelerini kullandı. Ayrıca, geliştirilen çaprazların enerji yutarak hasarı üzerinde toplayacak şekilde tasarlandığını ve değiştirilebilir nitelikte olduğunu belirtti. “Bu özellik sayesinde, deprem sonrası gerekli görüldüğünde çaprazlar değiştirilerek bina ilk hasarsız haline yaklaştırılabilir. Bir başka deyişle, geliştirilen çaprazlar binalarda ‘yapısal sigorta’ (fuse) görevi görecektir” dedi.

Akademisyenler Bilirkişi Olarak Görevde

Deprem sonrası yıkılan binalara ilişkin adli süreçlerde Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bilim insanlarının aktif olarak bilirkişi görevini sürdürdüğünü belirten Prof. Dr. Azize Ayol, “Deprem sonucunda birçok bina ağır hasar almış veya yıkılmıştır. Özellikle yıkılan binalara yönelik adli süreçler devam etmekte; bu süreçte Öğr. Gör. Dr. Özgür Bozdağ’ın koordinasyonunda bölümümüz öğretim üyeleri bilirkişi olarak aktif görev almaktadır” dedi. DEÜ’lü akademisyenlerin uzmanlıklarını sahaya taşıyarak hukuki süreçlere katkı sağladığını vurgulayan Ayol, bilimsel veriler ışığında yapılan teknik incelemelerin, yıkım nedenlerinin tespit edilmesi ve benzer felaketlerin önlenmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti.

“Araştırmalarımız Yoğun Şekilde Sürüyor”

Prof. Dr. Azize Ayol, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Dokuz Eylül Üniversitesi olarak, başta Jeoloji Mühendisliği, Jeofizik Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Maden Mühendisliği ve Çevre Mühendisliği Bölümlerimiz olmak üzere, Fakültemizde yürütülen birçok çalışmada özellikle Asrın Felaketi sonrasında yaralarımızı sararken, afet ve deprem öncesi, sırası ve sonrası aşamalarda hazırlıklı olmak amacıyla Araştırma Üniversitemizin öncelikli çalışma alanlarından biri olan Deprem Araştırmaları konusunda araştırma faaliyetlerimizi yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Ülkemizde bu konuda ilgili olan kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yaparak, gelecekte ülkemizin afetlere ve depremlere karşı dirençliliğini artırmaya katkı sağlamaya devam edeceğiz.”

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir